28 Mart 2012 Çarşamba

Sesli Harfler



Aa

Aaaa! Hayal kırıklığının değil şaşkınlığın “Aaaa!”sı.
A öncüdür, candır, olmazsa olmazdır.
Çarkıfelekte sesli harf satın alınacağı zaman ilk akla gelendir.
Biraz kalın bir sesi vardır yalnız.
Kaba konuşmalarına aldırmayın tepesine çatıyı attırıverdiniz mi yumuşayıverir o zati.
Karı eşitdeğildir
 Kâ

Ee

Eeee! Vurdumduymazlığın değil merakın “Eeee!”si.
E incedir, narindir, sevimlidir.
İ ile birleştiğinde bir zamanlar popüler olmuş “bebeğiiim beniiimmm, hayalet sevgiliiimmm..” şarkısını aklıma getirir.
Kapalısı açığı derken telaffuz konusunda işi yokuşa sürer.
Tam hararetli bir konuşmanın içersinde açık e ile söylenen “en” dalga konusu olabilir.

Iı/ İi

Iııı! Konuşma sırasında vakit kazanmak için kullandığın değil unutkanlığın “Iııı!”sı.
İ de onun kardeşi işte. Çift yumurta ikizi olduklarından aralarında farklar olabiliyor.
I eğitimcidir. Şöyle söylesem daha açıklayıcı olacak sanırım: “Işık ılık süt iç.”
İ biraz daha metro seksüeldir kardeşine göre.

Oo/ Öö

Oooo! Şaşkınlığın değil Bbg Tarık’ın Of Deli Gönül şarkısının girişinin “O ooo”su.
Ö ve o’da çift yumurta ikizi. Tombalak bir aileden geliyorlar.
Ö dişidir. O ise her şeye karışan abisi.
O yüzden o ağızda dolu dolu yaşarken, ö biraz çekingen kalır.
Bu arada dedikodu yapmak gibi olmasın o a’dan daha kabadır.

Uu/ Üü

Uuuu! Evet, evet işte bu şaşkınlığın “Uuuu!”su.
U ve Ü’de çift yumurta ikizi iki kız kardeş.
Çok ortalıkta dolaşmazlar.
O yüzden bunlar diğerlerine göre biraz daha az ünlüdür.

12 Mart 2012 Pazartesi

_______ Dayanılmaz Hafifliği



(Lütfen boşluğu kafanıza göre doldurunuz.)

Ah evet, kıskandım!
Evet, özlemiştim de zaten!
Özlediğimin uzun zamandır farkındaydım ama
tembelleşen bünyeyi harekete geçirecek tetikleyiciyi
bulmak pek de kolay olmuyor.
Öyle bir tembellik ki, uzun süre aynı profiller etrafında
dönüp dururken sürekli aynı şeylere baktığını fark
etmeni bile engelliyor.
Bir anlık ‘kendine gelme’ sırasında sorabiliyorsun ancak
kendine, “Yahu, neye bakıyorum ben bir saattir?” diye.
Sonra cevap vermeye üşendiğin için sorduğun soruyu
unutup kaldığın yerden devam ediyorsun tembelliğe.
Pek de tatlı yayılıyor insanın kanına sinsi meret!
Aldanmamak lazım tatlı diline.

 Demek kıskanmanın da masumu, işe yarayanı var.
Yazıyorum.
Bu haliyle “Sen de seviyordun yazmayı. Hala seviyorsun.
Hem bu ne ya! En güzelini sen yazarsın…” diye kışkırtıyor
beni içten içten.
Yazıyorum…

Biraz paslanmış cümleler çıkıyor başta belki ortaya, olsun.
Yaza yaza pasını atmak üzere yazıyorum bu gece
tüm sözcükleri.
Ve tüm sözcüklerin şerefine basıyorum klavyemin tuşlarına.
Yarasın!