17 Şubat 2011 Perşembe

Günün Ayamadığı Günler

“Ööööffffff...!”leyerek kalktıysam o gün yataktan, yüzüme bakılmaz; en azından birkaç saat. Böyle günlerde kendimi dövesim gelir ama öyle şirret olurum ki kendimden gözüm korkar, susarım. Konuşmam, gülmem- gülümsemem bile, insanları duymam- duyumsamam, kalabalıkla beraber boş boş yürürüm, yoluma bakarım. Nasılsa her gün gittiğim yol! Otomatik pilota geçer bedenim; durmam gereken yerde durur , sıkılınca iki volta atar, binmem gereken araca biner, inmem gereken yerde iner... Zihnim uyur uyanık sövmelerde!
Günün en güzel, en dinamik, en neşeli, bazen en gergin, en şiddetli saatleridir ya sabah saatleri, bu “en”lere göz yumduğum için kendimle kapışırım. O yüzden böyle günlerde biri insin gökten zembille, kim olduğu hiç mühim değil “Aç gözlerini, kendine gel ve bak ve gör ve izle..!” nidaları eşliğinde sarssın beni, kendime getirsin, kavga edelim önce sonra gözüm açılsın, gün kaçmasın.
Yarın “Ööööffffff...!”lemeden uyaniciim inşallah... Darısı başınıza! =)

Hiç yorum yok: